Bilirkişi davasında Suat Toktaş tahliye edildi!
İstanbul'da, bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin izinsiz kayda alınarak ifşa edilmesi ve bilirkişinin hedef gösterilmesi iddialarıyla ilgili yargılanan 5 sanık, beraat etti. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ise tahliye edildi.
İstanbul'da, bilirkişiyle yapılan telefon görüşmesinin izinsiz olarak kayda alınması ve ifşa edilerek bilirkişinin hedef haline getirilmesi iddialarıyla açılan davada, 5 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Mahkeme, sanıkların suçsuz olduğuna karar vererek beraatlarına hükmetti, tutuklu bulunan Suat Toktaş ise serbest bırakıldı.
İstanbul Adliyesi'nde görülen davada, tutuklu sanıklar Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve diğer gazeteciler Barış Pehlivan, Kürşad Oğuz, Seda Selek ve Serhan Asker, izinsiz ses kaydının yayınlanması ve bilirkişinin hedef gösterilmesi suçlamasıyla yargılandı. Mahkeme, sanıkların tamamının beraatına karar verirken, Suat Toktaş’ın tahliye edilmesine hükmetti. Ancak savcılık, Toktaş’ın tahliye kararına itiraz edeceğini duyurdu.
SUAT TOKTAŞ TUTUKLANMIŞTI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısının ardından Halk TV yayınında bilirkişiyle yapılan telefon görüşmesinin izinsiz kayda alınarak yayımlanması nedeniyle soruşturma başlattı. Soruşturma sonucu Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklanmış, diğer sanıklar ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
SAVUNMALARDA GAZETECİLİK VURGUSU
Duruşmada sanıklar, yaptıkları işin tamamen gazetecilik faaliyeti olduğunu ve herhangi bir suç işleme kastı taşımadıklarını belirtti. Tutuksuz sanıklardan Seda Selek, "Yayın sırasında gelişen bir olaydı. Bizim yaptığımız bir gazetecilik faaliyetiydi" dedi. Kürşad Oğuz, "Amacımız objektif bir şekilde gazetecilik yapmaktı" diyerek, kaydın yalnızca gazetecilik refleksiyle alındığını vurguladı. Barış Pehlivan ise "Bilirkişinin telefon görüşmesi boyunca benimle konuşmak istemediğine dair bir irade beyanı yoktu" şeklinde konuştu.
"CANLI YAYINA VERİLECEK HABERİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUM"
Tutuksuz sanık Seda Selek, aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu söyleyerek, "Ben 23 yıldır gazetecilik yapıyorum, son 4 yıldır da Halk TV'de çalışıyorum. Suçlamaya dayanak gösterilen iddia hakkında şunları söyleyebilirim: Ani gelişmelerde, son dakika bilgisine göre konularımız değişebilir. Ekrem İmamoğlu'nun basın açıklaması o gün 11'e sarktı, biz de canlı yayında verdik. Açıklamadan sonra bize yarım saat süre kaldı, biz de bu konuyu konuşmaya devam ettik. Program akışımız bir gün önceden planlanıyor ama canlı yayında son dakika gelişen bir olay olduğunda, sıcak gelişme olduğunda canlı yayına verilir. O gün Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısı vardı, biz de bunu ekranlara getirdik. Basın toplantısı bittikten sonra programda konuklarla bu konuyu konuşmaya devam ettik. İlerleyen dakikalarda benim kulağıma rejiden önemli bir konu olduğu ve ekrana verileceği söylendi. Barış Pehlivan'ın haberi olduğunu biliyordum, içeriğinin ne olduğunu bilmiyordum, ben de o an öğrendim. Ekrana getirdiğimiz şey, bilirkişiyle olan ses kaydıydı. Biz sadece bunu ekrana getirdik, daha sonra Ekrem İmamoğlu'yla ilgili konuşmaya devam ettik. Yayın sırasında ani gelişen bir olaydı. Bizim yaptığımız bir gazetecilik faaliyetiydi. Olaydan bilgim olmadığı ve yayın sırasında gelişen bir olay olduğu açıktır; bu tamamen gazetecilik faaliyetidir" dedi.
"GAZETECİLİK REFLEKSİYLE YAPTIM"
Tutuksuz sanık Hakan Kürşad Oğuz, aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu söyleyerek, "30 yıllık gazeteciyim, hep daha iyisini yapmak için uğraştım. Gelecek kuşaklar için, çocuklarım için endişeli ve üzgünüm. Ekrem İmamoğlu o gün bilirkişinin isminin geçtiği bir basın toplantısındaydı. Herkes 'Kim bu bilirkişi?' diye merak ediyordu. Bir gazetecinin de merak etmesi çok doğal. Ben, gazeteci Barış Pehlivan'ın bir telefon konuşması yaptığını gördüm ve gazetecilik refleksiyle Barış ve bilirkişinin konuşmasını kayda almak istedim. Kayda almak, ileride bir olayda yanlış olmaması adına bana doğru geldi. Bilirkişi, konuşmasının bir gazeteciyle yapıldığını biliyordu, hatta 'Yüz yüze konuşalım' dedi. Biz de kaydı yaptık ve gönderdik. Amacımız, haber açısından bakıp objektif bir şekilde gazetecilik yapmaktı. Biz bu ses kaydını yayınlamasak bile bunun haberi yapılacaktı. Kaydı sadece gazetecilik refleksiyle yaptığımı belirtmek istiyorum. Aynı şekilde, Suat Toktaş'ın da bu refleksle yayınladığını biliyorum. Bilirkişi üzerinden yargıyı etkileme kısmına gelirsek, bunun nasıl olduğunu bile anlamadım. Böyle bir suçun maddi temeli bile yok, hayatın doğal akışına aykırı. Bugün yargılamaya konu olan suçlama, gazeteciliğin temel prensibine bağlı olması dışında hiçbir şey değil" şeklinde konuştu.
"KONUŞMAK İSTEMESE ESPRİ YAPAR MI?"
Tutuksuz sanık Barış Pehlivan, aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu söyleyerek, "İddianamenin yarısı bu iki konuşma tutanaklarıyla dolu. Evet, bu iddianamede her şey var ama 14 yıla kadar hapis cezası istenen, iddia edilen 'suç delilinin' tutanağı yok. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısına davet edilen gazetecilerden biriydim. Müsaittim, gittim. Giderken basın toplantısının konusunu bilmiyordum. Giderken Halk TV ile, yani Suat Toktaş ile de, Kürşad Oğuz ile de bir ön görüşmem ya da planım olmadı. Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısı bitti. Ben de ilgili bilirkişiye hakkındaki iddiaları sormak istedim. Bunun için kendisine ulaştım ve sorularımı sordum. Tamamen gazetecilik refleksi ve haber atlatmak için yapılan bir görüşmeydi. Eminim ki Kürşad Oğuz da Suat Toktaş da 'Yaptığım görüşmenin bir kelimesi bile eksiksiz aktarılmasın, iddialara karşı objektif durmak için yanıt hakkı da verelim ve iyi bir gazetecilik yapalım' şeklinde davrandı. İddiaya göre bilirkişi konuşmak istememiş. Telefon görüşmesinde benimle konuşmak istemediğine dair bir cümle yok. Aksine, ben kendisine yaşını sorunca espri yaparak 'Geceleri katma, 36 buçuk' diye yanıt veriyor. İnsan konuşmak istemediği bir kişiye, görüşmenin ortasında bu espriyi yapar mı? Özetle, bilirkişinin benimle telefonda görüşmek istemediğine dair bir irade beyanı olmadı. Benim, Halk TV'den arayan bir gazeteci olduğumu bilmesine rağmen sorularımı yanıtladı. Gazeteci değil de bir uyuşturucu baronu, rüşvetçi bir bürokrat ya da tacizci bir tarikat şeyhi olsaydık dosyamız kapatılırdı. Ama değiliz. İyi ki de değiliz. Sadece gazeteciyiz. Biliyorum ki bu davanın gizli suçu, Halk TV'nin yaptığı cesur gazeteciliktir. Tüm tehditlere ve baskılara rağmen sadece gerçeğe biat etmenin bedeli ödetilmek istenmektedir. Kimsenin kuşkusu olmasın; yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Bu ülkedeki insanların sadece gerçekleri öğrenmesi için gazetecilik yaptım, yapıyorum ve yapacağım" dedi.
Yorumlar (0)
Gülsu Sağ
En doğru ve en kaliteli haberi yansıtan Gez Medya'ya teşekkürler. Bir Ege'li olarak Tunç Soyer'i canı gönülden destekliyoruz.