Ödekbaş, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçede, 19 Aralık'ta TELE1’de yayımlanan 18 Dakika programında Yanardağ’ın sarf ettiği “Suriye’nin hapishanelerinin çok iyi olduğunu söyleyen yok burada. Ama şunu söyleyebilirim Suriye'nin hapishaneleri, Türkiye'deki hapishanelerden daha kötü değildir. Bu hapishanelerdeki zulümle karşılaştırılırsa eğer… Şimdi hiç kimse böyle zulüm yarıştırmaya çalışmasın, sonra Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını (AFAD) göndermek zorunda kalırsınız" sözlerini alıntıladı.

Yanardağ'ın, Marmara Cezaevi'ni Esad’ın Suriye'de işkence merkezi olarak kullandığı Sednaya Hapishanesine benzettiğini kaydederek kurumu ve çalışma arkadaşlarını aşağıladığını iddia etti.

Ödekbaş dilekçesinde "Kurumumuzda görevli olan infaz koruma memuru, başmemur ve kurum müdürleri gibi her kademedeki görevli personeli, hükümlü ve tutuklulara işkence yapan, kötü muamelede bulunup zulmeden kişiler gibi göstererek iftira attığı, devletimizin ceza infaz kurumlarını alenen aşağıladığı anlaşılmıştır" ifadelerine yer verdi.

Yanardağ'ın, başta hükümlü ve tutuklu yakınları olmak üzere halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak sebebiyle hareket ettiğini ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaydığını iddia etti.

Kendisi hakkında "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama (TCK 301)" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (TCK 217/A)" suçlarından gerekli soruşturmanın yapılmasını talep etti.

"CEZA İNFAZ KURUMLARINI AŞAĞILADI" SUÇLAMASI

Yanardağ'ın, Marmara Cezaevi'ni Suriye'de işkence merkezi olarak kullanıldığı bilinen bir hapishaneye benzettiği kaydedilen dilekçede, "Kurumumuzda görevli olan infaz koruma memuru, başmemur ve kurum müdürleri gibi her kademedeki görevli personeli, hükümlü ve tutuklulara işkence yapan, kötü muamelede bulunup zulmeden kişiler gibi göstererek iftira attığı, devletimizin ceza infaz kurumlarını alenen aşağıladığı anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.

Merdan Yanardağ'ın, başta hükümlü ve tutuklu yakınları olmak üzere halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak sebebiyle hareket ettiği ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaydığı iddia edilen dilekçede, kendisi hakkında "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlarından gerekli soruşturmanın yapılması talep edildi.